18 Temmuz 2011 Pazartesi

AirAnka Kafasına İniyoruz...

Yani çocukluğuma. Çocukluk ne güzel şey aslında, dert yok, sorumluluk yok, üzüntü minimum seviye. Gülümsemem imzamdı o zamanlar. Artık o da kalmadı.Herneyse.




Bu şarkı benim geçmişimi hatırlatan değerlerimden biri.Bir flashback yapacağız o halde.Ben diyim size en az 15 yıl. Henüz anaokulu zamanları ; Anaokulu kafası. Tabi o başka bir hikaye, başka zaman anlatılmalı...

Anne-baba ayrı mağlum , hafta içleri anayaro, haftasonu da babayaro. Babam alırdı cuma günleri anaokulundan. Ben güzelyalıda oturuyordum, babam ise karşıyakada. Binerdik vapura, bilmece oynar, gün batımını izleyerek karşıya geçerdik. Sanki dünyanın bi ucuna gidiyormuşum gibi gelirdi. Öyle olunca zaman kavramından da kopuyor insan, başlıyo evreni sorgulamaya. Dünyanın döndüğünü , "dağın arkasında güneşin evi var, çizgifilm izleyip uyuyo" teoremiyle çürüttüğüm zamanlar. Karşıyaka iskelesine yakın sayılırdı evi, ama benim yürüyemiyeceğim kadar uzaktı. Kendi geleneğimiz vardı. Faytonla giderdik. Ev sahile yakındı zaten. Ama hemen eve gitmezdik. Önce depoyu doldururduk Hanımağa mantıcısında. Her defasında bilek güreşi testine tabi tutulurdum. Yemekten önce babam kazanır, yedikten sonra ise ben. Yemekten sonra da ben babamı teste tabi tutardım; gölge basmaca. Babam viskisini alır, ben de çitosumu eve dönerdik. En büyük keyfimdi Olacak O Kadar'ı izlemek. Saat 10 gibi biterdi. Sonra babamı son bi testten geçirirdim; güreş. Haydi pehlivan diye bağırıp, yere indirirdim. Dinlenme saati ve ardından da uyku saati gelip çatmıştır. Yani beklediğim an. Mavi sallanan sandalyeye otururdum.Yani benim Uçan Halı'm. Müzik setine her zamanki CD konulurdu. Ayman - Moon Shines Last . Bu paylaştığım şarkı da, bu albümün ilk ve en sevdiğim parçasıdır. Zorba The Buddah. Uçan Halımda hayallere dalardım , kim bilir neler yaşardım . Sonra da uykuya dalardım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder