Bir Siren misali, çıkmış deryadan büyülüyor bizi sesiyle. Nerdlerin, asosyallerin, internet bağımlılarının ve tabiki de Skyrim oyuncularının sevgilisi, adını bilmiyoruz ama levye ...
Magnifico
Impassibru
31 Aralık 2011 Cumartesi
29 Aralık 2011 Perşembe
Alone In Kyoto
İzmir'i, İstanbul'u, Milano'su, Kyoto'su... Yer sadece bir isim. Bir olay yaşarsınız, bildiğiniz herşey size yabancılaşır. En iyi bildiğiniz yer size en uzak mekan olur. En iyi tanıdığınız insan, size en uzak kişi olur. İnsanlar tecrübe edindikçe, gerçeğe yaklaşmaz. Sadece gerçekten uzaklaştığının farkına varırlar. Ne varki, farkına varabildiğimiz tek gerçek bu olur. Ve o an , dönüp kendinize "Çok yalnızım be" dersiniz.
Bir olay yaşarsınız, en iyi bildikleriniz başka kavramları ifade etmeye başlamıştır. Bu kişinin elinde olmaz. Hiç alakası olmamış biri, doğup büyüdüğünüz şehir, tatillerinizi geçirdiğiniz bir yer olmuştur.Kendinizle bağdaştırdığınız bir hobi,hissetmek istediğiniz duygu olmuştur. Elinizde bir şey kalmamıştır artık.Onu amaç edinmiş olmak, farkına varabildiğimiz tek gerçek olmuştur.Ve o an, dönüp kendinize "Çok yalnızım be" dersiniz.
Devam edersiniz umutsuzca. Sorumluluklar altında, yeniden tanımaya çalışırsınız etrafı. İster yabancı, ister tanıdık.Yeniden keşfedercesine, artık size herşey yenidir.Eski yaşanmışlıkların altında, güçlenmeye çalışırsınız.Biraz umut edersiniz, biraz da şüphe.Dünya bu ya, çizgisi belli, sınırları belli.Aynı cehennem, aynı hatalar.Çıkılan her yolculuğun sonu, başlangıç noktasıdır.Bu da farkına varabildiğimiz tek gerçek olmuştur.Ve o an, dönüp kendinize "Çok yalnızım be" dersiniz.
Lost In Translation; en beğendiğim 5 filmden biridir. Anlattıklarımla örtüşür.Başlar,biter,bu döngü devam eder.Ama o yalnızlık her zaman vardır.Herzaman yabancısınızdır.Scarlett'ın Kyoto'ya olan yabancılığı gibi. Görürsünüz , şaşırırsınız, kıskanırsınız. Bunca farkın içinde, hayatın akışı farkına varabildiğimiz tek gerçek olmuştur. Ve o an, dönüp kendinize "Çok yalnızım be" dersiniz.
Bir olay yaşarsınız, en iyi bildikleriniz başka kavramları ifade etmeye başlamıştır. Bu kişinin elinde olmaz. Hiç alakası olmamış biri, doğup büyüdüğünüz şehir, tatillerinizi geçirdiğiniz bir yer olmuştur.Kendinizle bağdaştırdığınız bir hobi,hissetmek istediğiniz duygu olmuştur. Elinizde bir şey kalmamıştır artık.Onu amaç edinmiş olmak, farkına varabildiğimiz tek gerçek olmuştur.Ve o an, dönüp kendinize "Çok yalnızım be" dersiniz.
Devam edersiniz umutsuzca. Sorumluluklar altında, yeniden tanımaya çalışırsınız etrafı. İster yabancı, ister tanıdık.Yeniden keşfedercesine, artık size herşey yenidir.Eski yaşanmışlıkların altında, güçlenmeye çalışırsınız.Biraz umut edersiniz, biraz da şüphe.Dünya bu ya, çizgisi belli, sınırları belli.Aynı cehennem, aynı hatalar.Çıkılan her yolculuğun sonu, başlangıç noktasıdır.Bu da farkına varabildiğimiz tek gerçek olmuştur.Ve o an, dönüp kendinize "Çok yalnızım be" dersiniz.
Lost In Translation; en beğendiğim 5 filmden biridir. Anlattıklarımla örtüşür.Başlar,biter,bu döngü devam eder.Ama o yalnızlık her zaman vardır.Herzaman yabancısınızdır.Scarlett'ın Kyoto'ya olan yabancılığı gibi. Görürsünüz , şaşırırsınız, kıskanırsınız. Bunca farkın içinde, hayatın akışı farkına varabildiğimiz tek gerçek olmuştur. Ve o an, dönüp kendinize "Çok yalnızım be" dersiniz.
28 Aralık 2011 Çarşamba
Haydi Kızlar Gidona
Daha sağlıklı bir hayat için bisikleti öneriyorum. Amma ve lakin "Perşembe bisikletçileri" etkinliğine gittim , hiç böyle şeyler yoktu. Beni mi kandırdılar yoksa ?
+18 vites içeriklidir.Ama sanatsal bir hızı var.
Sezyum'a da burdan teşekkürler.
+18 vites içeriklidir.Ama sanatsal bir hızı var.
Sezyum'a da burdan teşekkürler.
25 Aralık 2011 Pazar
Why?
Belki biliyorsunuz, belki bilmiyorsunuz. Bu kafa Jazz'la büyümüş bir kafa. Miles Davis'le , John Coltrane'le, Django Reinhardt'la, Luis Armstrong'la , Duke Ellington'larla , ve daha nice müzisyenlerle. Ruhumu yatıştıran, güfteye gerek duymayan eserleri seviyorum.Kontrbas sesini seviyorum.Kalbinizin atışı gibidir. Aşkınızın yüreğini hissetmeniz gibidir. Hayatın ritmidir. Tabi bu ritme giden bazı sözler olur, tanıdık gelir insana, düşüncelerini yansıtır; o zaman durum değişir. Tabi konumuz bunlar değil.
Yeni nesil jazzcılardan Norah Jones. Pek de yeni sayılmaz doğrusu. Ama sesiyle , jazzın altın dönemindeki vokalistleriyle eş değerde.Yaptığı müzikte gayet çekici, kendisi gibi.Haftanın yorgunluğu, okul yorgunluğu ve hayat yorgunluğuyla cebelleşirken, kafama takıldı dinleyim biraz dedim. Sabah 10:30 da sınavım var, ama ben burda müzik dinleyip, yazı yazıyorum. Biraz burukluk varken, müzik herşeye güzel gelir. Size de gelir.
Biraz viski fena olmazdı :/
O değil de, hayalimdeki kadın tasvirini çıkardım;
-Jazz,funk,soul,klasik müzik ve rock sevicek.Jamiroquai hayranı olucak.
-Japon anime,manga,sinema ve hayat kültürünü ve dilini sevsin,bilsin.
-Club insanı değil de, bar insanı olsa daha bi güzel olur.
-Vodka sevmesin,nefret etsin.Çok alkol tüketmesin ama viskinin allahını içebilsin.
-Sigara içmesin mümkünse.
-Kafası benim kafadan olsun.Mağlum AirAnka Kafası :)
-İnternet kültürü olsun.9gag,4chan,tumblr,vs muhabbetlerine yabancı olmasın.
-Asla solduran sop,dolduran top karılardan olmasın.En yakın arkadaşı da öyle olmasın.
-Max. omuz dolaylarında , siyah , belki de küt olabilitesi saç.
-Boyu benden 2-3 cm kısa olsun.Kilosu da normalin ufak üstü olabilir.Göğüs büyüklüğü önemli, büyük olsun :P
-Güzel, sevimli olsun.Güzelliği gözlerinden kaşlarından dahi belli olsun. Ama bana güzel olsun. Kıskanırım ben.Mümkünse başkaları beğenmesin.
-Patlakda olmasa çok kıyak olur.
Robot resmini çıkarttırdım. Böyle birşey çıktı.
Yeni nesil jazzcılardan Norah Jones. Pek de yeni sayılmaz doğrusu. Ama sesiyle , jazzın altın dönemindeki vokalistleriyle eş değerde.Yaptığı müzikte gayet çekici, kendisi gibi.Haftanın yorgunluğu, okul yorgunluğu ve hayat yorgunluğuyla cebelleşirken, kafama takıldı dinleyim biraz dedim. Sabah 10:30 da sınavım var, ama ben burda müzik dinleyip, yazı yazıyorum. Biraz burukluk varken, müzik herşeye güzel gelir. Size de gelir.
Biraz viski fena olmazdı :/
O değil de, hayalimdeki kadın tasvirini çıkardım;
-Jazz,funk,soul,klasik müzik ve rock sevicek.Jamiroquai hayranı olucak.
-Japon anime,manga,sinema ve hayat kültürünü ve dilini sevsin,bilsin.
-Club insanı değil de, bar insanı olsa daha bi güzel olur.
-Vodka sevmesin,nefret etsin.Çok alkol tüketmesin ama viskinin allahını içebilsin.
-Sigara içmesin mümkünse.
-Kafası benim kafadan olsun.Mağlum AirAnka Kafası :)
-İnternet kültürü olsun.9gag,4chan,tumblr,vs muhabbetlerine yabancı olmasın.
-Asla solduran sop,dolduran top karılardan olmasın.En yakın arkadaşı da öyle olmasın.
-Max. omuz dolaylarında , siyah , belki de küt olabilitesi saç.
-Boyu benden 2-3 cm kısa olsun.Kilosu da normalin ufak üstü olabilir.Göğüs büyüklüğü önemli, büyük olsun :P
-Güzel, sevimli olsun.Güzelliği gözlerinden kaşlarından dahi belli olsun. Ama bana güzel olsun. Kıskanırım ben.Mümkünse başkaları beğenmesin.
-Patlakda olmasa çok kıyak olur.
Robot resmini çıkarttırdım. Böyle birşey çıktı.
Cücü Gücü
Ne varsa Cüneyt abimizde. Ondan ilham alıyoruz her zaman. Ancak onun gibi bir insan , koreden çin yapımı tahta japon kılıcı alır. Ancak onun gibi bir insan, bilgisayar oyunlarında hep hayalimiz olan kılıç ve tüfek kombinasyonunu uygulayabilir.Ancak onun gibi bir insan. sv_gravity yazmadan uçabilir...
1)Sihirli Kılıç
Cüneyt Arkın ın Karton Kılıç Koleksiyonu | alkislarlayasiyorum.com
2) Tüfekli Kılıç
Bir Elimde Tüfek Bir Elimde Kılıç | alkislarlayasiyorum.com
3) Uçarlı Araba
4) Remixli Cücü
1)Sihirli Kılıç
Cüneyt Arkın ın Karton Kılıç Koleksiyonu | alkislarlayasiyorum.com
2) Tüfekli Kılıç
Bir Elimde Tüfek Bir Elimde Kılıç | alkislarlayasiyorum.com
3) Uçarlı Araba
4) Remixli Cücü
Etiketler:
cücü,
cüneyt arkın,
komik,
mizah,
türk filmi
24 Aralık 2011 Cumartesi
23 Aralık 2011 Cuma
Elimde Kaldı Yazık Çiçeklerimle Mendil
Ben de böyle yardım sever insanlar arıyorum.
O değil de, böyle pil testi duracell'in aklına gelmez.
O değil de, böyle pil testi duracell'in aklına gelmez.
15 Aralık 2011 Perşembe
Ve İnsan Kadını Yarattı.
Taslakta ne yazıkki...
Zamanla göğüs büyüklüğü küçültülse de, bu sefer olmuş dedirtti.She's sexy and i know it.
En son Tomb Raider II oynamıştım. 10 yıldan fazla oldu belki ama bu yeni oyunu oynama ihtimalim yüksek.
Zamanla göğüs büyüklüğü küçültülse de, bu sefer olmuş dedirtti.She's sexy and i know it.
En son Tomb Raider II oynamıştım. 10 yıldan fazla oldu belki ama bu yeni oyunu oynama ihtimalim yüksek.
1 Aralık 2011 Perşembe
Hep Aynı Bahaneler
Sporcuların bahaneleriyle aynı. Ayağımı burktum, sporu bıraktım.
İnanıyor muyuz peki? Hayır, ve bu tepkiyi vermek istiyoruz
İnanıyor muyuz peki? Hayır, ve bu tepkiyi vermek istiyoruz
11 Kasım 2011 Cuma
Memeler Fora
Tabi sizin beklentiniz başka birşeydi, orası ayrı.
8 Kasım 2011 Salı
Tokyo Drift
Ben araba kornasıyla dolaşıcam.
7 Kasım 2011 Pazartesi
Ehliyetimi Aldığım Gün
Özellikle de kızlar...
Hepinizin sonu böyle olucak.
sezyum bey saolsun.
Hepinizin sonu böyle olucak.
sezyum bey saolsun.
4 Kasım 2011 Cuma
28 Ekim 2011 Cuma
Kas Yapmanın Felsefesi
23 Ekim 2011 Pazar
Bir Sibirya Halk Türküsü - Liseli
Throat singing diye bir illet var, sibirya halkına özgü. Çok acayip.
Bir de Google Translate versiyonunu dinleyelim.
Bir de Google Translate versiyonunu dinleyelim.
21 Ekim 2011 Cuma
Gidiyorum Gündüz Gece
-"Aşıksan vur saza, şöförsen bas gaza." dediler. Dedim "İkisi birlikte neden olmasın?".
Bir grup Aşık Veysel hayranının deneysel çalışması. Olayı yanlış anlamışlar ama güzel düşünce.
18 Ekim 2011 Salı
Afrodizyak Etkili Japonca Kursu
Japonca öğrenmek hiç bu kadar kolay olmamıştı. Yada zor. Odaklanma sorunu yaşıyorum....
UndousuruuUUUUU BEYBİİİ
Baya bir videosu var bu lolitanın. Fazla ilginin getiririsyle, reklam bile almaya başlamış. Diğer videolarına bakarsanız anlayacaksınız. The Young Turks' programına bile çıkmış. Hatunun playlistine gitmek için aşağıdaki linki avuçlayabilirsiniz.
( . Y . )
Herneyse bir de şu videosu var ki, neyden bahsettiğini gene anlamadım.Siz de bir bakın bence.
UndousuruuUUUUU BEYBİİİ
Baya bir videosu var bu lolitanın. Fazla ilginin getiririsyle, reklam bile almaya başlamış. Diğer videolarına bakarsanız anlayacaksınız. The Young Turks' programına bile çıkmış. Hatunun playlistine gitmek için aşağıdaki linki avuçlayabilirsiniz.
( . Y . )
Herneyse bir de şu videosu var ki, neyden bahsettiğini gene anlamadım.Siz de bir bakın bence.
11 Ekim 2011 Salı
Bir İlik Tedavisi : Korku
Evvel zaman içinde... Yaklaşık 1 yıl... Herşey, internette gördüğüm bir resim ile başladı.
Kendime sordum...
"Bir köpeği böylesine korkutan şey ne olabilir?"
İzlediğim ilk videodan köpeğin yaşadığı dehşete ortak olmuştum. Bu dehşetin adı:
Fragmanı gayet içeriği gözler önüne sunuyor.
Videoyu gördükten sonra, bu korkuyu yaşamaya karar verdim ve oyunu anında bilgisayara yükledim.
Oyunun anamenüsüne gelmeden , ürpermeye başlıyorsunuz. Anamenü açılmadan önce grafik ayarlarını yapıyorsunuz.Çünkü oyun fazlasıyla karanlıkta geçen bir oyun, gerekli atmosferi sağlamak için ses ve contrast ayarlarını hallediyorsunuz.Bu ayarları yaparken de belli notlar beliriyor ekranda.
-"Bu oyunu kazanmak için oynamayın.Sadece kendinizi mekana ve hikayeye bırakın..."
-"Oyun esnasında save yapmanıza gerek yok. Oyun, size bu konuda yardımcı olacaktır... "
Daniel isimli bir karakteri yönetiyoruz. Prusya Krallığında, Brennenburg Kalesinde gözlerimizi açıyoruz.Yıl 1839. Olan bitenden habersiziz. Amnesia hastalığıyla başa çıkaraktan, durumu gözden geçirmeye çalışıyoruz. Fakat bir terslik var. Kötü bir his. Korku! Etrafta bulduğumuz notlar ve arasıra yaşadığımız flashbacklerle bazı şeylerin farkına varıyoruz. Fakat bu sonu olmayan kalenin yollarında, karanlıkta bizi bekleyen varlıklar var. Ve yapabildiğimiz tek şey saklanabilmek. El feneri,mumlar,meşaleler ve kibritler bizi karanlıktan koruyan dostlarımız. Anlayacağınız , aydınlık en iyi dostumuz. Çünkü karanlık , bilinmezliktir.Korkuyu körükler. Korku insan zihnini bulanıklaştırır ve kötülükleri de beraberinde getirir. Peki, ya siz Daniel'ın yerinde olsaydınız ?
Siz Daniel olunca aynen böyle oluyor. Konuşmada bahsi geçen su bölümü ise ;
Cesaretiniz varsa buyrun beklerim. Bir başlangıç yapıcaksanız eğer, Daniel'in başlangıç konuşmasıyla sizleri baş başa bırakıyorum:
As I wake up my head aches and my throat burns. Where am I? How did I get here?
Blurry memories of pain and suffering fade in and out as I try to identify my surroundings.There is a vague familiarity to the place but I don't know why.
Suddenly, a strong emotion rushes through me and single memory emerges. Something is hunting me and it is very close. My body fills with a terrifying cold and my mind is wiped empty but one thought.
I must escape.
Kendime sordum...
"Bir köpeği böylesine korkutan şey ne olabilir?"
İzlediğim ilk videodan köpeğin yaşadığı dehşete ortak olmuştum. Bu dehşetin adı:
Amnesia: The Dark Descent
Fragmanı gayet içeriği gözler önüne sunuyor.
Videoyu gördükten sonra, bu korkuyu yaşamaya karar verdim ve oyunu anında bilgisayara yükledim.
Oyunun anamenüsüne gelmeden , ürpermeye başlıyorsunuz. Anamenü açılmadan önce grafik ayarlarını yapıyorsunuz.Çünkü oyun fazlasıyla karanlıkta geçen bir oyun, gerekli atmosferi sağlamak için ses ve contrast ayarlarını hallediyorsunuz.Bu ayarları yaparken de belli notlar beliriyor ekranda.
-"Bu oyunu kazanmak için oynamayın.Sadece kendinizi mekana ve hikayeye bırakın..."
-"Oyun esnasında save yapmanıza gerek yok. Oyun, size bu konuda yardımcı olacaktır... "
Daniel isimli bir karakteri yönetiyoruz. Prusya Krallığında, Brennenburg Kalesinde gözlerimizi açıyoruz.Yıl 1839. Olan bitenden habersiziz. Amnesia hastalığıyla başa çıkaraktan, durumu gözden geçirmeye çalışıyoruz. Fakat bir terslik var. Kötü bir his. Korku! Etrafta bulduğumuz notlar ve arasıra yaşadığımız flashbacklerle bazı şeylerin farkına varıyoruz. Fakat bu sonu olmayan kalenin yollarında, karanlıkta bizi bekleyen varlıklar var. Ve yapabildiğimiz tek şey saklanabilmek. El feneri,mumlar,meşaleler ve kibritler bizi karanlıktan koruyan dostlarımız. Anlayacağınız , aydınlık en iyi dostumuz. Çünkü karanlık , bilinmezliktir.Korkuyu körükler. Korku insan zihnini bulanıklaştırır ve kötülükleri de beraberinde getirir. Peki, ya siz Daniel'ın yerinde olsaydınız ?
Siz Daniel olunca aynen böyle oluyor. Konuşmada bahsi geçen su bölümü ise ;
Cesaretiniz varsa buyrun beklerim. Bir başlangıç yapıcaksanız eğer, Daniel'in başlangıç konuşmasıyla sizleri baş başa bırakıyorum:
As I wake up my head aches and my throat burns. Where am I? How did I get here?
Blurry memories of pain and suffering fade in and out as I try to identify my surroundings.There is a vague familiarity to the place but I don't know why.
Suddenly, a strong emotion rushes through me and single memory emerges. Something is hunting me and it is very close. My body fills with a terrifying cold and my mind is wiped empty but one thought.
I must escape.
9 Ekim 2011 Pazar
Bir Dahi Daha Gitti Aramızdan
Ölümünden sonra ismini duymayan kalmadı elbet. Ama 200'ü aşkın icadıyla birlikte bilişim dünyasının, bununla birlikte tüm dünyanın yeniyüzyıl kahramanıydı Steven Jobs. Felsefi yapısı ve karakteri ile birlikte zaten nasıl bi konumda olduğu da belli oluyordu. Önemli olan nokta şu ki, hayatınızı oluşturan o çizginin , nasıl çizildiği. Çizginin başını ve sonunu biz belirleyemiyoruz elbet, fakat gerisi bizlere kalıyor.
Siz de, ben mükemmel bir şey yaparak günü tamamlayın. En azından bunu hedefleyin.
"Zamanınız kısıtlı, bu yüzden başkasının hayatını yaşarak onu harcamayın."
Steven Jobs'un hayatını bir okuyun. Hatta size bir kaynak vereyim.Çok hoş hazırlanmış bir zaman tüneli;
Siz de, ben mükemmel bir şey yaparak günü tamamlayın. En azından bunu hedefleyin.
8 Ekim 2011 Cumartesi
Kalbinizin Sesini Dinleyin
Yani beni. Uzun bir süredir , arkadaşlarca kurulup büyütülmüş olan Anime-Manga Türkiye facebook sayfasınından başlayıp, www.animeturkiye.com sitesinin radyo yayınlarında dj'lik yaparak topluma karışmış bulunudum. Türkiyede "sanat için sanat" niteliği gören anime kültürünü, "toplum için sanat" boyutuna taşımaya uğraştım. Bu uğraşta sizleri de yanımızda görmekten mutluluk duydum tabiki. İçinizdeki AirAnka Kafasını, benim seksi ses tonumla birleştirerek gönüllere hitap etmek için bir tık yeterliydi. Ama AirAnka devri sona erdi orada.
28 Eylül 2011 Çarşamba
Worker's Party Rock Anthem of Korea
Güzel bir başyapıt, yorumları ayrı birer şaheser;
-Hmm, great Koreagraphy, but they'r missing Seoul.
-Everyday I'm suffering.
-Hmm, great Koreagraphy, but they'r missing Seoul.
-Everyday I'm suffering.
27 Eylül 2011 Salı
Hipsterları Tanıyalım
-Öncelikle konserve açamazlar. Açabilenleri zar zor açar.
-Göğüslerine spagetti sürerler.
-Spagettili ellerle kendilerini parmaklarlar ve squirt&işeme işlemini uygularlar.
-Anlam veremedikleri şeylere de bayılırlar.
-Nerd gözlükleride cabası...
Ama bana kalırsa ve history channel uzmanlarınca ;
"ALIENS"
-Göğüslerine spagetti sürerler.
-Spagettili ellerle kendilerini parmaklarlar ve squirt&işeme işlemini uygularlar.
-Anlam veremedikleri şeylere de bayılırlar.
-Nerd gözlükleride cabası...
Ama bana kalırsa ve history channel uzmanlarınca ;
"ALIENS"
21 Eylül 2011 Çarşamba
Hayat Gülümsemede Saklı
Mutluluk kadar güzel bir duygu,varlık yada olgu ; adını her ne koyarsanız , dünyanın en değerli hazinesi. Çünkü öznel olarak kalamayan yegane bir hazinedir. Bir başkasının mutluğuluğu sizi de mutlu edebilir.
Açıkçası videoyu izledikten sonra gözüme toz kaçtı. Ama mutlu oldum :)
Ben de bu küçük kız gibi mutlu olmuştum bir zaman.
Açıkçası videoyu izledikten sonra gözüme toz kaçtı. Ama mutlu oldum :)
Ben de bu küçük kız gibi mutlu olmuştum bir zaman.
18 Eylül 2011 Pazar
Yeni Öğretim Yılı Hayırlı Olsun
Tüm ilkokul ve liseli detectedlara bu parçayı ithaf ediyorum.
15 Eylül 2011 Perşembe
H2O TV
Artık işin iyice suyunu çıkarmışlar. Ama güzel olmuş. Japonlar yapıyor. Ab-ı hayatte mimashou.
6 Eylül 2011 Salı
They said you can be anything...
So I became Gorillaz.
Tabi unutmamak lazım ki;
Windmill, Windmill for the land.
Turn forever hand in hand
Take it all there on your stride
It is tinking, falling down
Love forever love is free
Let's turn forever you and me
Windmill, windmill for the land
Is everybody in?
.
.
.
Tabi unutmamak lazım ki;
Windmill, Windmill for the land.
Turn forever hand in hand
Take it all there on your stride
It is tinking, falling down
Love forever love is free
Let's turn forever you and me
Windmill, windmill for the land
Is everybody in?
.
.
.
Rusya'nın Farkı (NSFW)
Rusya'da siz göğüslere dokunmassınız. GÖĞÜSLER SİZE DOKUNUR.
Ömrümden 20 dakika gitti imrenerek, orası ayrı tabi.
Not: Cinsellikten rahatsız olabilecekler izlemese olabilir.
Ömrümden 20 dakika gitti imrenerek, orası ayrı tabi.
Not: Cinsellikten rahatsız olabilecekler izlemese olabilir.
3 Eylül 2011 Cumartesi
Hayat Dublajınca Güzel.
La la lay la la laaay.
Hayat Konya Şivesiyle Konuşunca Güzel.
Lölölölölölölölöl...
Star Trek'le de güzel. Yalanlarla dolanlarla, geçti ömür solanlarla, yıkılan duvarın altında kalanlarla...
BS 13 DDTfan
Oskar töreniyle de güzel.Güzel bir dörtlük okuyım : Ne Orhan, ne Ferdi. Bir tek sen anladın derdimi. Söylesene Müslüm baba, nereden sevdim o zalimi ?
BS 08 DDTfan
Sınav filmiyle de güzeldir. Ama filmin ismini bana "Şınav" olarak söylemişlerdi. "Van Daym" oynuyo filan diye. Ben biraz daha aksiyon filmi sanıyodum. Tabi sınavla ilgili olunca, o da beni şaşırttı.
BS 06 DDTfan
ÖSS'yle de güzeldir. Genç arkadaşlara burdan tavsiyem, baştan böcek olmayı kabullenip de , sonradan ezildik diye vızzıklamasınlar.
BS 29 DDTfan
Devamı için sarı tuğlalı linki takip ediniz.
| |
\ /
\/
Tuğla
Hayat Konya Şivesiyle Konuşunca Güzel.
Lölölölölölölölöl...
Star Trek'le de güzel. Yalanlarla dolanlarla, geçti ömür solanlarla, yıkılan duvarın altında kalanlarla...
BS 13 DDTfan
Oskar töreniyle de güzel.Güzel bir dörtlük okuyım : Ne Orhan, ne Ferdi. Bir tek sen anladın derdimi. Söylesene Müslüm baba, nereden sevdim o zalimi ?
BS 08 DDTfan
Sınav filmiyle de güzeldir. Ama filmin ismini bana "Şınav" olarak söylemişlerdi. "Van Daym" oynuyo filan diye. Ben biraz daha aksiyon filmi sanıyodum. Tabi sınavla ilgili olunca, o da beni şaşırttı.
BS 06 DDTfan
ÖSS'yle de güzeldir. Genç arkadaşlara burdan tavsiyem, baştan böcek olmayı kabullenip de , sonradan ezildik diye vızzıklamasınlar.
BS 29 DDTfan
Devamı için sarı tuğlalı linki takip ediniz.
| |
\ /
\/
Tuğla
31 Ağustos 2011 Çarşamba
Bir Geisha'nın Anıları
Bu sanatsal görevin derinliklerine, az olan zamanımızda bir göz atalım. Unutmamak gerekir ki, bir AirAnka sözü "Beyaz kadın, güzel kadındır". Japonlar da bu sözü iyi benimsemişlerdir.
25 Ağustos 2011 Perşembe
Japon Nedir?
Budur.
Sizin için Nujabes ile anlaşıp , bi klip hazırladık. Hokkaido'da Sapporo ve Santori'lerimizi içtik. Ağır çekimde koşarcasına İwa Jima'ya kadar ilerlerdik. Böyle birşey çıktı. Görün, tanıyın, öğrenin.C'est la vie. Ciao bella.
Aho na hashirishuu. Anlamı ise videodaki davranışla müsemma; embesce koşuşturma. Sağlam bir vücut istiyorsanız, her gün koşun böyle.AirAnka kafası tavsiye eder...
Sizin için Nujabes ile anlaşıp , bi klip hazırladık. Hokkaido'da Sapporo ve Santori'lerimizi içtik. Ağır çekimde koşarcasına İwa Jima'ya kadar ilerlerdik. Böyle birşey çıktı. Görün, tanıyın, öğrenin.C'est la vie. Ciao bella.
Aho na hashirishuu. Anlamı ise videodaki davranışla müsemma; embesce koşuşturma. Sağlam bir vücut istiyorsanız, her gün koşun böyle.AirAnka kafası tavsiye eder...
21 Ağustos 2011 Pazar
Mantarı fazla kaçırdım
Rivayete göre de, kafayı bulmuş bir takım slytherin taraftarı çıkarttığı söylenmektedir.
Yada kafayı bulmuş bir takım ofis çalışanı.
Bi zamanlar da bunu dinlerdim tabi. Geçmişe mazi, kendisi nazi...
Yada kafayı bulmuş bir takım ofis çalışanı.
Bi zamanlar da bunu dinlerdim tabi. Geçmişe mazi, kendisi nazi...
19 Ağustos 2011 Cuma
Serzeniş
Saat gece 2 oldu , olmadı. Soluğu dışarıda buldum.
Belki aşağıdaki bakkal açıktır dedim, o esnada kapanıyordu.
Sahile çıktım. Banklarda oturan çiftleri gördüm.
Gözlerim doldu.
Sahile doğru gittim. Denizin dibindeki boş banklardan birine oturdum.
Az sayıda insan, arkadaşıyla, dostuyla belki sevgilisiyle
Yakmış sigaralarını, ellerinde içki. Koyu sohbetler birbirini izler olmuş.
Temiz hava iyi gelir her zaman. Bu sefer bana yaramadı belkide.
Dertliydim. Halen dertliyim. 2 ay olmuştu.
Hava da dertliydi. Böyle bir hava görmeyeli 2 ay olmuştu.
Kuzey rüzgarı vardı. Soğuktu. Üşümüştüm.
Yalnızlıktan üşüdüğüm kadar değildi.
Rüzgar darbeler halinde akıyordu.
Yarimden yediğim darbe kadar değildi.
Deniz dalgalıydı, sular savruluyordu, fırtına vardı
İçimde kopan tayfun kadar değildi.
Sular karaya çarpıyordu, ıslanıyordum
Ama beni sırılsıklam yapan gözyaşlarımdı.
Aşkımdı.
Karşımda bir ışık düzinesi vardı.
Mavişehir, çiğli, karşıyaka...
Ben güzelyalılıyım, benim için karşısı tamamen karşıyaka.
Biz onlara düşman onlar bize düşman.
Ama onu izlemek, beni benden alır.
Beni terk eden yarim.
Ben ona düşman, o bana düşman.
Ama onu izlemek, bunun tarifi yok.
Gördükçe hiç olurum, hiç oldukça hep olurum.
Anka olurum, kül olurum.
Kül oldukça , Küll olurum.
Oturdum, düşündüm. 2 saat boyunca.
Sanki 2 ay olmuştu.
Rüzgarla konuştum.Daha çok kulağıma fısıldadı.
Dertlerini anlattı.Kendi yöntemiyle.
Ben de ona anlattım. Kendi yöntemimle
Güftelerle, liriklerle, melodilerle.
Şarkılara "parça" denmesinin bir sebebi var elbette,
Kişinin sözlerini düşüncelerini tamamlamasıdır en nihayetinde,
Eğer insanın bazı durumlara dili varmıyorsa.
Orhan Veli , İstanbul'u gözleri kapalı dinliyordu,
Ne acıklıdır ki, ismi geçtiği an kulaklarımı tırmalar oldu.
İstanbul'u oldu olası sevmemişimdir.
6 ay öncesine kadar.
O gün, benim başkentim orası oldu.
Sevgilim , benim memleketimdi. Onun bulunduğu nokta, merkezimdi.
Memleketime daha bi tutunur olmuştum. Amacım olmuştu.
Ben, hiç amacı olmayan bir insana, bir amaç kazandırmıştı.
Bir hayal kazandırmıştı. Ve daha fazlasını ;
Sevmeyi ...
Şimdi ne oldu dersiniz ?
Bir insan amacını, hayalini kaybederse ne olur dersiniz ?
Hiç olur.
Kül gibi değil, kayıp bir ruh gibi.
AirAnka kafası, yalnız bir kafadır, sanılanın aksine.
Kendini soyutladığından değil, çevredekilerin soyut olmasından dolayı.
Buna da alışkındır. Alışmıştır. Daha doğrusu alışmıştı.
Fakat en ufak aydınlık bile, karanlık canlılarını delirtmeye yeter.
Bu durumda ötanazi , rüyadır birey için, uğruna değer bir DEĞER kalmadıysa dünyada.
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e
Eğer o DEĞER varsa bu dünya da
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var ya, o koyuyor adama.
William Shakespeare , büyük adammış. Gerçek adammış.
Belki aşağıdaki bakkal açıktır dedim, o esnada kapanıyordu.
Sahile çıktım. Banklarda oturan çiftleri gördüm.
Gözlerim doldu.
Sahile doğru gittim. Denizin dibindeki boş banklardan birine oturdum.
Az sayıda insan, arkadaşıyla, dostuyla belki sevgilisiyle
Yakmış sigaralarını, ellerinde içki. Koyu sohbetler birbirini izler olmuş.
Temiz hava iyi gelir her zaman. Bu sefer bana yaramadı belkide.
Dertliydim. Halen dertliyim. 2 ay olmuştu.
Hava da dertliydi. Böyle bir hava görmeyeli 2 ay olmuştu.
Kuzey rüzgarı vardı. Soğuktu. Üşümüştüm.
Yalnızlıktan üşüdüğüm kadar değildi.
Rüzgar darbeler halinde akıyordu.
Yarimden yediğim darbe kadar değildi.
Deniz dalgalıydı, sular savruluyordu, fırtına vardı
İçimde kopan tayfun kadar değildi.
Sular karaya çarpıyordu, ıslanıyordum
Ama beni sırılsıklam yapan gözyaşlarımdı.
Aşkımdı.
Karşımda bir ışık düzinesi vardı.
Mavişehir, çiğli, karşıyaka...
Ben güzelyalılıyım, benim için karşısı tamamen karşıyaka.
Biz onlara düşman onlar bize düşman.
Ama onu izlemek, beni benden alır.
Beni terk eden yarim.
Ben ona düşman, o bana düşman.
Ama onu izlemek, bunun tarifi yok.
Gördükçe hiç olurum, hiç oldukça hep olurum.
Anka olurum, kül olurum.
Kül oldukça , Küll olurum.
Oturdum, düşündüm. 2 saat boyunca.
Sanki 2 ay olmuştu.
Rüzgarla konuştum.Daha çok kulağıma fısıldadı.
Dertlerini anlattı.Kendi yöntemiyle.
Ben de ona anlattım. Kendi yöntemimle
Güftelerle, liriklerle, melodilerle.
Şarkılara "parça" denmesinin bir sebebi var elbette,
Kişinin sözlerini düşüncelerini tamamlamasıdır en nihayetinde,
Eğer insanın bazı durumlara dili varmıyorsa.
Orhan Veli , İstanbul'u gözleri kapalı dinliyordu,
Ne acıklıdır ki, ismi geçtiği an kulaklarımı tırmalar oldu.
İstanbul'u oldu olası sevmemişimdir.
6 ay öncesine kadar.
O gün, benim başkentim orası oldu.
Sevgilim , benim memleketimdi. Onun bulunduğu nokta, merkezimdi.
Memleketime daha bi tutunur olmuştum. Amacım olmuştu.
Ben, hiç amacı olmayan bir insana, bir amaç kazandırmıştı.
Bir hayal kazandırmıştı. Ve daha fazlasını ;
Sevmeyi ...
Şimdi ne oldu dersiniz ?
Bir insan amacını, hayalini kaybederse ne olur dersiniz ?
Hiç olur.
Kül gibi değil, kayıp bir ruh gibi.
AirAnka kafası, yalnız bir kafadır, sanılanın aksine.
Kendini soyutladığından değil, çevredekilerin soyut olmasından dolayı.
Buna da alışkındır. Alışmıştır. Daha doğrusu alışmıştı.
Fakat en ufak aydınlık bile, karanlık canlılarını delirtmeye yeter.
Bu durumda ötanazi , rüyadır birey için, uğruna değer bir DEĞER kalmadıysa dünyada.
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e
Eğer o DEĞER varsa bu dünya da
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var ya, o koyuyor adama.
William Shakespeare , büyük adammış. Gerçek adammış.
18 Ağustos 2011 Perşembe
Na Na Na Na Na Na Na BATMAN!
Batman candır. Cana na na na na na...
Bu kadarı bize yetmez mez mez mez mez.
(ɐu = ısǝƃɯıs unɯnʎpos)
Bu kadarı bize yetmez mez mez mez mez.
(ɐu = ısǝƃɯıs unɯnʎpos)
15 Ağustos 2011 Pazartesi
Olağan Şüpheliler
14 Ağustos 2011 Pazar
Ntvmsnbc Anime Galerisi
Ntvmsnbc sağolsun hoş, güzel bir galeri koymuş sitesine.Çıplak kadınlı galerilerden sıkılmıştık zaten. Çok hoş resimler var da, hangi resmin hangi animeye ait olduğu yazılmamış, eksik veya yanlış bilgiler falan filan. İlk anime Sengoku Basara denmiş mesela. Hatta bilgi wikipedia'dan alınmış. Afedersiniz ama çüş oha haydi şuradan aq . Bir de Tonari no Totoro'yu gösterip Miyazaki Hayao'nun adını söylersin , saygım sonsuz , ama Astro Boy'u açıklayıp da Tezuka Osamu'yu söylemiyorsan çüş oha haydi şuradan aq.
Herneyse galeriye göz atın siz, ben beğendim. Ecchiler de var, normal animelerin sapık ilustrasyonları da var.
Galeriye burada ikimashou ka ?
13 Ağustos 2011 Cumartesi
Konulu film mi dedi birisi ?
Konu buysa, brazzers tüm oskarlara bedel. "Savulun hain kobralar. Bu da benim kobram"
12 Ağustos 2011 Cuma
Kadınları çözmek o kadar da zor değil
11 Ağustos 2011 Perşembe
Penisilvanya Milli Stadı
1) http://maps.google.com/ gir
2) " Harman-Giest Stadium, Hazleton, PA. " yaz.
3) Uydu görüntüsünde, zoom yap.
3) Ya*aklara gel.
2) " Harman-Giest Stadium, Hazleton, PA. " yaz.
3) Uydu görüntüsünde, zoom yap.
3) Ya*aklara gel.
10 Ağustos 2011 Çarşamba
Bu da AirArda Kafası yada AirAnka Jr.
Yeah bro, give me five ...
6 yaşındaki çocuk da snowboard yapabiliyo. Eğer siz de öğrenmek istiyorsanız (kızlar), öğretirik ;)
Kağan Özmeriç'e de video için teşekkürler yada sağol dayı!!!
6 yaşındaki çocuk da snowboard yapabiliyo. Eğer siz de öğrenmek istiyorsanız (kızlar), öğretirik ;)
Kağan Özmeriç'e de video için teşekkürler yada sağol dayı!!!
Kaybedenler Kafası
Programın en güzel-eski kayıtlarından biri.Şehrin tüm kötü çocuklarına, aşk acısı çekenlere, beşiktaş-kadıköy vapurunda geçen 20 dakikayı ömür gibi yaşayanlara gelsin...
9 Ağustos 2011 Salı
Hatun Kafası
Hımm düşündüm, taşındım. Kafamdaki güzel hatun listesini çıkardım. 10 kişi falan çıktı. Yayınlamak isterdim amma ve lakin, 4 tanesinin porno yıldızı olması sebebiyle listeyi yok etme kararı aldım. Ama gözünüz, gönlünüz kalmasın diye ortamı birinciye bırakıyorum. Gönüllerin birincisine; As I said at all the time, we love Daisy Lowe
Ritimli ve Öfkeli
10 yıllık jedi, eskrim ve ninjutsu eğitiminin sonuçları.
8 Ağustos 2011 Pazartesi
Reklam yerinde ağırdır
7 Ağustos 2011 Pazar
Gez göz arpacık
Geziceksin, görüceksin, öğreniceksin, eğleneceksin. Hayat tabi başkalarına güzel. Siz siz olun, lotoyu tutturun...
Ayrıca çok başarılı çekimler. Sinema&Tv ve reklamcılık okuyan arkadaşlar, ders no 2.
Ayrıca çok başarılı çekimler. Sinema&Tv ve reklamcılık okuyan arkadaşlar, ders no 2.
5 Ağustos 2011 Cuma
4 Ağustos 2011 Perşembe
3 Ağustos 2011 Çarşamba
Hürriyet Kafası
Bir de milliyet online kafasına bayılırım. Ama şu arka sayfa kafasıyla dünyalara akalım
Geçelerde Millenium Falcon'u kaptım pederden, Chewbacca , Voltran bir de Pembe Rencır , erken boşalıyoruz Mordor yollarında. Sauron'da iki dakika çay içelim dedik. Tuncay Güney de oradaydı. Dedi, olum Bodruma gidelim, iki tane karı tanıyorum bu hafta oraya gidiyolar, akalım pompa yapalım ya. Peki nasıl gitcez dedim. Dedi "uzay yolu benden sorulur". Gidiyoruz işte, ama yollar nasıl karışık, nasıl karışık. Orda bi bakkala sorduk, dedi ikinci ışıklardan sağ sol yap abim. Karşımıza kocaman bi deniz çıktı. Nasıl hızlı gidiyoruz anlatamam. Frene bi asıldık. Cumburlop . O gün bugündür , isviçreli bilim adamlığı yapıyoruz ...
Sezyum'a resim için teşekkürler...
Geçelerde Millenium Falcon'u kaptım pederden, Chewbacca , Voltran bir de Pembe Rencır , erken boşalıyoruz Mordor yollarında. Sauron'da iki dakika çay içelim dedik. Tuncay Güney de oradaydı. Dedi, olum Bodruma gidelim, iki tane karı tanıyorum bu hafta oraya gidiyolar, akalım pompa yapalım ya. Peki nasıl gitcez dedim. Dedi "uzay yolu benden sorulur". Gidiyoruz işte, ama yollar nasıl karışık, nasıl karışık. Orda bi bakkala sorduk, dedi ikinci ışıklardan sağ sol yap abim. Karşımıza kocaman bi deniz çıktı. Nasıl hızlı gidiyoruz anlatamam. Frene bi asıldık. Cumburlop . O gün bugündür , isviçreli bilim adamlığı yapıyoruz ...
Sezyum'a resim için teşekkürler...
Acayip Kafası
Bu aralar pek duygusalım.Hiç bir amacım kalmamış, mutlu eden birşey kalmamış. Napayım, ne edeyim derken Sofi'nin Dünyası ile karşılaştım. Tekrar okumaya başladım. Felsefe dünyasıyla ilgilenenlere tavsiye ederim bu arada.Herneyse...
Her zamanki gibi bir başımayım. Sabah yine sevdiğimle barıştığımla ilgili rüyalarla uyandım. Buruk bir şekilde kalktım. Birşeyler yapayım dedim. Harry Potter'ın son kitabını okumamıştım. Vizyondan kalkmadan izleyim dedim. İzmirdeki sinemalara bakarken yanlışlıkla Konak Pier'e bakmışım. Vardır bunda bi hayır dedim. Geçen sefer olduğu gibi, yine sevdiğimle karşılaşırım orda dedim.Gün batımında. 4:15 seansına girdim. Hüzünlü bir şekilde çıktım filmden. Saat henüz 6:30. Ordaki bi kafeye oturdum. Bi efes dark söyledim ve bir dilim limon, herzamanki gibi. Biraz da umut. Yanımda kitabımı da getirmiştim. Hafif esintiyle güzel gidiyor tabiki. Açtım...
Platon ve öğrencisi Aristoteles'in çatışmasını düşündüm. Doğa ve idea çatışmasını düşündüm. En sonunda kafam "insan nedir?" gibi bir soruya takıldı. Düşündüm. İnsanı insan yapan nedir dedim. Bir klişedir ki "insan düşünebilen varlıktır" diye geçer. Peki bir insan cesediyle karşılaştığımızı var sayalım. Artık düşünme yeteneğini kaybetmiştir. O halde ona insan diyemeyiz. Demekki insan olmak et ve kemikle alakalı değildir. Düşünmek konusunu ele aldım. Hayvanlarda düşünebilen canlılardır. O zaman insan demek, hayatı sorgulayıp, kendimizi ileri seviye taşımaya çabalamak demek. Fakat, olduki bir sokak köpeği konuşmayı, hayatı sorgulayabilen ve bunu tartışabilen bir özellik kazanmış olsun. Bu varlık köpek mi olur, yoksa insan mı? Köpek dersiniz tabiki, insana özgü özellikler olsada . Burda da dış görünüş, ve alışıla gelmişlik ön plana çıkmakta. Yani kişinin algılarına, duyularına bağlı bir durum söz konusu. Fakat en başta " et ve kemikle alakalı değil" demiştik. İnsan mı yoksa İnsan "fikri" mi önce geliyor?
-Sonuç? Çok da umrumda değil. Bunları düşünmek, seks yapmak gibidir. Heycanlanırsın, dokunmak istersin, hissedersin, kendinden geçersin. Defalarca. Muhakkak karşındakinden önce boşalırsın, ve o an önce zevk, sonra burukluk, en son bi boşluğa dönüşür. Sonuç kendin olmuşundur son noktada. Yaptığının bir anlamı kalmamıştır, karşındaki nesnedir. Ancak üstünden zaman geçer, tekrar arzularsın.
-Felsefe de böyle. Merak edersin, sorgularsın, keşfedersin, sonuca ulaşıcakken orda takılırsın. Bir de bakmışın, ne anlamı var hayat bunu yapmasam da devam ediyor demişin. Tabi sonradan kendini düşünmekten alıkoyamazsın.
-Filozofları kafaya takmamak lazım, onlarda kendi alanlarının porno yıldızları sonuçta...
Her zamanki gibi bir başımayım. Sabah yine sevdiğimle barıştığımla ilgili rüyalarla uyandım. Buruk bir şekilde kalktım. Birşeyler yapayım dedim. Harry Potter'ın son kitabını okumamıştım. Vizyondan kalkmadan izleyim dedim. İzmirdeki sinemalara bakarken yanlışlıkla Konak Pier'e bakmışım. Vardır bunda bi hayır dedim. Geçen sefer olduğu gibi, yine sevdiğimle karşılaşırım orda dedim.Gün batımında. 4:15 seansına girdim. Hüzünlü bir şekilde çıktım filmden. Saat henüz 6:30. Ordaki bi kafeye oturdum. Bi efes dark söyledim ve bir dilim limon, herzamanki gibi. Biraz da umut. Yanımda kitabımı da getirmiştim. Hafif esintiyle güzel gidiyor tabiki. Açtım...
Platon ve öğrencisi Aristoteles'in çatışmasını düşündüm. Doğa ve idea çatışmasını düşündüm. En sonunda kafam "insan nedir?" gibi bir soruya takıldı. Düşündüm. İnsanı insan yapan nedir dedim. Bir klişedir ki "insan düşünebilen varlıktır" diye geçer. Peki bir insan cesediyle karşılaştığımızı var sayalım. Artık düşünme yeteneğini kaybetmiştir. O halde ona insan diyemeyiz. Demekki insan olmak et ve kemikle alakalı değildir. Düşünmek konusunu ele aldım. Hayvanlarda düşünebilen canlılardır. O zaman insan demek, hayatı sorgulayıp, kendimizi ileri seviye taşımaya çabalamak demek. Fakat, olduki bir sokak köpeği konuşmayı, hayatı sorgulayabilen ve bunu tartışabilen bir özellik kazanmış olsun. Bu varlık köpek mi olur, yoksa insan mı? Köpek dersiniz tabiki, insana özgü özellikler olsada . Burda da dış görünüş, ve alışıla gelmişlik ön plana çıkmakta. Yani kişinin algılarına, duyularına bağlı bir durum söz konusu. Fakat en başta " et ve kemikle alakalı değil" demiştik. İnsan mı yoksa İnsan "fikri" mi önce geliyor?
-Sonuç? Çok da umrumda değil. Bunları düşünmek, seks yapmak gibidir. Heycanlanırsın, dokunmak istersin, hissedersin, kendinden geçersin. Defalarca. Muhakkak karşındakinden önce boşalırsın, ve o an önce zevk, sonra burukluk, en son bi boşluğa dönüşür. Sonuç kendin olmuşundur son noktada. Yaptığının bir anlamı kalmamıştır, karşındaki nesnedir. Ancak üstünden zaman geçer, tekrar arzularsın.
-Felsefe de böyle. Merak edersin, sorgularsın, keşfedersin, sonuca ulaşıcakken orda takılırsın. Bir de bakmışın, ne anlamı var hayat bunu yapmasam da devam ediyor demişin. Tabi sonradan kendini düşünmekten alıkoyamazsın.
-Filozofları kafaya takmamak lazım, onlarda kendi alanlarının porno yıldızları sonuçta...
25 Temmuz 2011 Pazartesi
HitmAnka Kafası
Tetikçilik en gerçek meslek. Öldür yada öl, varoluşun gerçekliğini %100 barındırıyor.Herneyse , bu gece de her zamanki gibi duygusal ve enteresanız. Mağlum 3 gündür parti yapıyoruz." Lan! parti var "dediler geldik, LAN party gerçeğini tez zamanda öğrendim. "Anka S**er" efsanesi bir kez daha kanıtlandı. Çok güldük, az uyuduk. Tabi en kısa süren uyku da bile rüyalardan kaçamadım.Kaçınız sevdiği kız için kaçınız binanın 80. katından arabayla uçtu çok merak ediyorum.
Herneyse, bu aralar şarkı paylaşma kafasındayım. Mağlum "Leon" denince akla "Shape of my Heart" akla gelir.3 gündür poker,blöf,pis yedili,batak turnuvaları atınca maçalarla,kupalarla,sineklerle,karolarla bütünleşiyor insan. Sonra bu şarkının sözlerine bir takım anlamlar yüklemeye çalışıyorsun.Alkolün etki etmediği noktada, felsefedir insanı derinlere daldıran.
Zaten 5. biradayım neden bi uyuşukluk yok anlayamadım. Acaba bu aşağıdaki bakkal sahte bira mı getirtiyo aq? Arpa suyuyla erittiğim göbeği geri kazandım oyhh. Neyse şarkımız yüreğimize gitsin. Yüreğimin nerde olduğu da belli...
He deals the cards as a meditation
And those he plays never suspect
He doesn't play for the money he wins
He doesn't play for the respect
He deals the cards to find the answer
The sacred geometry of chance
The hidden law of probable outcome
The numbers lead a dance
I know that the spades are the swords of a soldier
I know that the clubs are weapons of war
I know that diamonds mean money for this art
But that's not the shape of my heart
He may play the jack of diamonds
He may lay the queen of spades
He may conceal a king in his hand
While the memory of it fades
I know that the spades are the swords of a soldier
I know that the clubs are weapons of war
I know that diamonds mean money for this art
But that's not the shape of my heart
That's not the shape, the shape of my heart
And if I told you that I loved you
You'd maybe think there's something wrong
I'm not a man of too many faces
The mask I wear is one
Those who speak know nothing
And find out to their cost
Like those who curse their luck in too many places
And those who fear are lost
I know that the spades are the swords of a soldier
I know that the clubs are weapons of war
I know that diamonds mean money for this art
But that's not the shape of my heart
That's not the shape of my heart
Herneyse, bu aralar şarkı paylaşma kafasındayım. Mağlum "Leon" denince akla "Shape of my Heart" akla gelir.3 gündür poker,blöf,pis yedili,batak turnuvaları atınca maçalarla,kupalarla,sineklerle,karolarla bütünleşiyor insan. Sonra bu şarkının sözlerine bir takım anlamlar yüklemeye çalışıyorsun.Alkolün etki etmediği noktada, felsefedir insanı derinlere daldıran.
Zaten 5. biradayım neden bi uyuşukluk yok anlayamadım. Acaba bu aşağıdaki bakkal sahte bira mı getirtiyo aq? Arpa suyuyla erittiğim göbeği geri kazandım oyhh. Neyse şarkımız yüreğimize gitsin. Yüreğimin nerde olduğu da belli...
He deals the cards as a meditation
And those he plays never suspect
He doesn't play for the money he wins
He doesn't play for the respect
He deals the cards to find the answer
The sacred geometry of chance
The hidden law of probable outcome
The numbers lead a dance
I know that the spades are the swords of a soldier
I know that the clubs are weapons of war
I know that diamonds mean money for this art
But that's not the shape of my heart
He may play the jack of diamonds
He may lay the queen of spades
He may conceal a king in his hand
While the memory of it fades
I know that the spades are the swords of a soldier
I know that the clubs are weapons of war
I know that diamonds mean money for this art
But that's not the shape of my heart
That's not the shape, the shape of my heart
And if I told you that I loved you
You'd maybe think there's something wrong
I'm not a man of too many faces
The mask I wear is one
Those who speak know nothing
And find out to their cost
Like those who curse their luck in too many places
And those who fear are lost
I know that the spades are the swords of a soldier
I know that the clubs are weapons of war
I know that diamonds mean money for this art
But that's not the shape of my heart
That's not the shape of my heart
21 Temmuz 2011 Perşembe
Müzik Kafası
Duygusal tadında ...
It's four in the morning, the end of December,
I'm writing you now just to see if you're better.
New York is cold, but I like where I'm living.
There's music on Clinton street all through the evening.
I hear that you're building your little house deep in the desert.
You're living for nothing now. I hope you're keeping some kind of record.
Yes, and Jane came by with a lock of your hair.
She said that you gave it to her
That night that you planned to go clear.
Did you ever go clear?
Ah, the last time we saw you, you looked so much older.
Your famous blue raincoat was torn at the shoulder.
You'd been to the station to meet every train
And you came home without Lili Marlene
And you treated my woman to a flake of your life,
And when she came back, she was nobody's wife.
Well, I see you there with the rose in your teeth.
One more thin gypsy thief.
Well, I see Jane's awake --
She sends her regards.
And what can I tell you, my brother, my killer
What can I possibly say?
I guess that I miss you, I guess I forgive you,
I'm glad you stood in my way.
If you ever come by here, for Jane or for me,
Your enemy is sleeping, and his woman is free.
Yes, and thanks, for the trouble you took from her eyes
I thought it was there for good, so I never tried.
And Jane came by with a lock of your hair.
She said that you gave it to her
That night that you planned to go clear
It's four in the morning, the end of December,
I'm writing you now just to see if you're better.
New York is cold, but I like where I'm living.
There's music on Clinton street all through the evening.
I hear that you're building your little house deep in the desert.
You're living for nothing now. I hope you're keeping some kind of record.
Yes, and Jane came by with a lock of your hair.
She said that you gave it to her
That night that you planned to go clear.
Did you ever go clear?
Ah, the last time we saw you, you looked so much older.
Your famous blue raincoat was torn at the shoulder.
You'd been to the station to meet every train
And you came home without Lili Marlene
And you treated my woman to a flake of your life,
And when she came back, she was nobody's wife.
Well, I see you there with the rose in your teeth.
One more thin gypsy thief.
Well, I see Jane's awake --
She sends her regards.
And what can I tell you, my brother, my killer
What can I possibly say?
I guess that I miss you, I guess I forgive you,
I'm glad you stood in my way.
If you ever come by here, for Jane or for me,
Your enemy is sleeping, and his woman is free.
Yes, and thanks, for the trouble you took from her eyes
I thought it was there for good, so I never tried.
And Jane came by with a lock of your hair.
She said that you gave it to her
That night that you planned to go clear
20 Temmuz 2011 Çarşamba
AirAnka no Atama - Ünite 1 (Kelime)
Evet çekirgeler 25 ünitelik olan japonca dersimizle, hepinizi başlangıç seviyesinde japoncacı yapmaya karar verdim.Haydi bisumirrahu...
Watashi => Ben
Watashitachi => Biz
Anata => Sen
Anohito ( Anokata ) => O
Minasan => Bayanlar ,baylar
~san => ~bey, ~hanım
~chan => çocukların isimlerinin sonuna eklenen son ek
~kun => erkek çocuklarının sonuna eklenen son ek
~jin => Ülke adının sonuna eklenince milliyet bildirir.
Ülkeler
Toruko => Türkiye
Nihon , Nippon => Japonya
Rashia => Rusya
İtaria => İtalya
Aasutoraria => Avusturalya
Supein => İspanya
Amerika => Amerika
İgirisu => İngiltere
Doitsu => Almanya
Furansu => Fransa
Mekishiko => Meksika
Shingapooru => Singapur
Ejiputo => Mısır
Kankoku => Güney kore
İndo => Hindistan
Burajiru => Brezilya
Chuugoku => Çin
Tai => Tayland
Endoneshia => Endonezya
Sensei => Öğretmen
Kyooshi => Eğitmen
Gakusei => Öğrenci
Kaishain => Şirket çalışanı
Ginkooin => Bankacı
İsha => Doktor
Kenkyuusha => Araştırmacı
Enjinia => Mühendis
Daigaku => Üniversite
Byooin => Hastane
Denki => Elektrik, Işık
Dare (Donata) => Kim?
Nansai ( Oikutsu ) => Kaç yaşındasın ?
~sai => ~yaş
Hai => Evet
İie => Hayır
Shitsureidesuga => Afedersiniz...; Afedersiniz ama...
Onamaewa => Adınız nedir?
Hajimemashite => Nasılsınız ? (Sadece biriyle tanışırken söylenir)
Kochira wa ~san desu => Bu ~beydir / Bu ~hanımdır.
~karakimashita => ~dan geldim.
Watashi => Ben
Watashitachi => Biz
Anata => Sen
Anohito ( Anokata ) => O
Minasan => Bayanlar ,baylar
~san => ~bey, ~hanım
~chan => çocukların isimlerinin sonuna eklenen son ek
~kun => erkek çocuklarının sonuna eklenen son ek
~jin => Ülke adının sonuna eklenince milliyet bildirir.
Ülkeler
Toruko => Türkiye
Nihon , Nippon => Japonya
Rashia => Rusya
İtaria => İtalya
Aasutoraria => Avusturalya
Supein => İspanya
Amerika => Amerika
İgirisu => İngiltere
Doitsu => Almanya
Furansu => Fransa
Mekishiko => Meksika
Shingapooru => Singapur
Ejiputo => Mısır
Kankoku => Güney kore
İndo => Hindistan
Burajiru => Brezilya
Chuugoku => Çin
Tai => Tayland
Endoneshia => Endonezya
Sensei => Öğretmen
Kyooshi => Eğitmen
Gakusei => Öğrenci
Kaishain => Şirket çalışanı
Ginkooin => Bankacı
İsha => Doktor
Kenkyuusha => Araştırmacı
Enjinia => Mühendis
Daigaku => Üniversite
Byooin => Hastane
Denki => Elektrik, Işık
Dare (Donata) => Kim?
Nansai ( Oikutsu ) => Kaç yaşındasın ?
~sai => ~yaş
Hai => Evet
İie => Hayır
Shitsureidesuga => Afedersiniz...; Afedersiniz ama...
Onamaewa => Adınız nedir?
Hajimemashite => Nasılsınız ? (Sadece biriyle tanışırken söylenir)
Kochira wa ~san desu => Bu ~beydir / Bu ~hanımdır.
~karakimashita => ~dan geldim.
Uykusuz geceler ...
I can't sleep tonight
Everybody saying everything's alright
Still I can't close my eyes
I'm seeing a tunnel at the end of all these lights
Sunny days
Where have you gone?
I get the strangest feeling you belong.
Why does it always rain on me?
Is it because I lied when I was seventeen?
Why does it always rain on me?
Even when the sun is shining
I can't avoid the lightning
I can't stand myself
I'm being held up by invisible men
Still life on a shelf when
I got my mind on something else
Sunny days
Where have you gone?
I get the strangest feeling you'll be long.
Why does it always rain on me?
Is it because I lied when I was seventeen?
Why does it always rain on me?
Even when the sun is shining
I can't avoid the lightning
Oh, where did the blue skies go?
And why is it raining so?
It's so cold
I can't sleep tonight
Everybody saying everything's alright
Still I can't close my eyes
I'm seeing a tunnel at the end of all these lights
Sunny days
Where have you gone?
I get the strangest feeling you'll be long.
Why does it always rain on me?
Is it because I lied when I was seventeen?
Why does it always rain on me?
Even when the sun is shining
I can't avoid the lightning
Oh, where did the blue skies go?
And why is it raining so?
It's so cold
Why does it always rain on me?
Why does it always rain...
18 Temmuz 2011 Pazartesi
AirAnka Kafasına İniyoruz...
Yani çocukluğuma. Çocukluk ne güzel şey aslında, dert yok, sorumluluk yok, üzüntü minimum seviye. Gülümsemem imzamdı o zamanlar. Artık o da kalmadı.Herneyse.
Bu şarkı benim geçmişimi hatırlatan değerlerimden biri.Bir flashback yapacağız o halde.Ben diyim size en az 15 yıl. Henüz anaokulu zamanları ; Anaokulu kafası. Tabi o başka bir hikaye, başka zaman anlatılmalı...
Anne-baba ayrı mağlum , hafta içleri anayaro, haftasonu da babayaro. Babam alırdı cuma günleri anaokulundan. Ben güzelyalıda oturuyordum, babam ise karşıyakada. Binerdik vapura, bilmece oynar, gün batımını izleyerek karşıya geçerdik. Sanki dünyanın bi ucuna gidiyormuşum gibi gelirdi. Öyle olunca zaman kavramından da kopuyor insan, başlıyo evreni sorgulamaya. Dünyanın döndüğünü , "dağın arkasında güneşin evi var, çizgifilm izleyip uyuyo" teoremiyle çürüttüğüm zamanlar. Karşıyaka iskelesine yakın sayılırdı evi, ama benim yürüyemiyeceğim kadar uzaktı. Kendi geleneğimiz vardı. Faytonla giderdik. Ev sahile yakındı zaten. Ama hemen eve gitmezdik. Önce depoyu doldururduk Hanımağa mantıcısında. Her defasında bilek güreşi testine tabi tutulurdum. Yemekten önce babam kazanır, yedikten sonra ise ben. Yemekten sonra da ben babamı teste tabi tutardım; gölge basmaca. Babam viskisini alır, ben de çitosumu eve dönerdik. En büyük keyfimdi Olacak O Kadar'ı izlemek. Saat 10 gibi biterdi. Sonra babamı son bi testten geçirirdim; güreş. Haydi pehlivan diye bağırıp, yere indirirdim. Dinlenme saati ve ardından da uyku saati gelip çatmıştır. Yani beklediğim an. Mavi sallanan sandalyeye otururdum.Yani benim Uçan Halı'm. Müzik setine her zamanki CD konulurdu. Ayman - Moon Shines Last . Bu paylaştığım şarkı da, bu albümün ilk ve en sevdiğim parçasıdır. Zorba The Buddah. Uçan Halımda hayallere dalardım , kim bilir neler yaşardım . Sonra da uykuya dalardım.
Bu şarkı benim geçmişimi hatırlatan değerlerimden biri.Bir flashback yapacağız o halde.Ben diyim size en az 15 yıl. Henüz anaokulu zamanları ; Anaokulu kafası. Tabi o başka bir hikaye, başka zaman anlatılmalı...
Anne-baba ayrı mağlum , hafta içleri anayaro, haftasonu da babayaro. Babam alırdı cuma günleri anaokulundan. Ben güzelyalıda oturuyordum, babam ise karşıyakada. Binerdik vapura, bilmece oynar, gün batımını izleyerek karşıya geçerdik. Sanki dünyanın bi ucuna gidiyormuşum gibi gelirdi. Öyle olunca zaman kavramından da kopuyor insan, başlıyo evreni sorgulamaya. Dünyanın döndüğünü , "dağın arkasında güneşin evi var, çizgifilm izleyip uyuyo" teoremiyle çürüttüğüm zamanlar. Karşıyaka iskelesine yakın sayılırdı evi, ama benim yürüyemiyeceğim kadar uzaktı. Kendi geleneğimiz vardı. Faytonla giderdik. Ev sahile yakındı zaten. Ama hemen eve gitmezdik. Önce depoyu doldururduk Hanımağa mantıcısında. Her defasında bilek güreşi testine tabi tutulurdum. Yemekten önce babam kazanır, yedikten sonra ise ben. Yemekten sonra da ben babamı teste tabi tutardım; gölge basmaca. Babam viskisini alır, ben de çitosumu eve dönerdik. En büyük keyfimdi Olacak O Kadar'ı izlemek. Saat 10 gibi biterdi. Sonra babamı son bi testten geçirirdim; güreş. Haydi pehlivan diye bağırıp, yere indirirdim. Dinlenme saati ve ardından da uyku saati gelip çatmıştır. Yani beklediğim an. Mavi sallanan sandalyeye otururdum.Yani benim Uçan Halı'm. Müzik setine her zamanki CD konulurdu. Ayman - Moon Shines Last . Bu paylaştığım şarkı da, bu albümün ilk ve en sevdiğim parçasıdır. Zorba The Buddah. Uçan Halımda hayallere dalardım , kim bilir neler yaşardım . Sonra da uykuya dalardım.
Under my umbrella
Tabi o şemsiyenin kaderi , bende farklı bi konumda nedense herzaman. Herneyse zaten müzik hoşuma gittiğinden sayfamda sunuyorum; Naseer Shamma adında Iraklı bir müzisyen.
16 Temmuz 2011 Cumartesi
Japonlar yapıyore; Temizlikte devrimashou ka ?!!
Özellikle de osbirciler yaşadı ...
14 Temmuz 2011 Perşembe
Binlerce dansöz var
Serdar'ın kulakları çınlasın, adam geleceği görmüş. Dansöz değil tabi ama çok eğlenceli. Sinema & Televizyon veyahut Reklamcılık okuyanlara , gün de bir kere izlenmesi tavsiyesine ...
Şarkı da geçerli .
Şarkı da geçerli .
13 Temmuz 2011 Çarşamba
Klişe yapanları kınıyoruz
12 Temmuz 2011 Salı
Hayallerin Kafasındayım ...
AirAnka'nın şu 3 haftalık kafasına göz atalım şarkının sözleriyle;
"When I take you back, I thought you'd only up and run
But you are still here, I know
And when I take you back, I thought you'd only up and run
But you are still here, you are still here
And now everything goes my way
And now everything goes my way, it feels so good to have you back my love
I'm in love again...
Love, I'm in love again...
Why give it all on you, you shot a hole in my heart straight through
When you pushed me aside, three weeks I cried
But now you got me back, You know I'll never up and run
Yeah I stay in here, I stay right here
And now everything goes my way
And now everything goes my way, it feels so good to have you back my love
I'm in love again...
Love, I'm in love again...
Love, I'm in love again...
Love, I'm in love again... "
Kır = Yaşadığım
be = Hayalim
16 Haziran 2011 Perşembe
Grup Doğumkontrol
Serkan is my girl tam çık tam tam çık tam çık tam tam çık ...
NOT:Bu video sizi çocuk yapmaktan soğutabilir.
AirAnkarikatür Kafası
Bir aslan Nyan dedi
Nyan nyan nyan nya nya na na na na nan nan nana nana nyan nyan.
Tabi görüntü kuru kuru , o sebeple sizi hakiki nyan cat sitesine yolluyoruz. En yakın Miyav'a sorun, nerede olduğunu gösterir.
MİYAUV! <= Skati bizi miyavla
Yada zahmet etmeyelim diyosanız;
Haa, bir de bunun drum katkılı versiyonu varki otur dinle mp3 yap;
Tabi görüntü kuru kuru , o sebeple sizi hakiki nyan cat sitesine yolluyoruz. En yakın Miyav'a sorun, nerede olduğunu gösterir.
MİYAUV! <= Skati bizi miyavla
Yada zahmet etmeyelim diyosanız;
Haa, bir de bunun drum katkılı versiyonu varki otur dinle mp3 yap;
15 Haziran 2011 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)