Bu aralar pek duygusalım.Hiç bir amacım kalmamış, mutlu eden birşey kalmamış. Napayım, ne edeyim derken Sofi'nin Dünyası ile karşılaştım. Tekrar okumaya başladım. Felsefe dünyasıyla ilgilenenlere tavsiye ederim bu arada.Herneyse...
Her zamanki gibi bir başımayım. Sabah yine sevdiğimle barıştığımla ilgili rüyalarla uyandım. Buruk bir şekilde kalktım. Birşeyler yapayım dedim. Harry Potter'ın son kitabını okumamıştım. Vizyondan kalkmadan izleyim dedim. İzmirdeki sinemalara bakarken yanlışlıkla Konak Pier'e bakmışım. Vardır bunda bi hayır dedim. Geçen sefer olduğu gibi, yine sevdiğimle karşılaşırım orda dedim.Gün batımında. 4:15 seansına girdim. Hüzünlü bir şekilde çıktım filmden. Saat henüz 6:30. Ordaki bi kafeye oturdum. Bi efes dark söyledim ve bir dilim limon, herzamanki gibi. Biraz da umut. Yanımda kitabımı da getirmiştim. Hafif esintiyle güzel gidiyor tabiki. Açtım...
Platon ve öğrencisi Aristoteles'in çatışmasını düşündüm. Doğa ve idea çatışmasını düşündüm. En sonunda kafam "insan nedir?" gibi bir soruya takıldı. Düşündüm. İnsanı insan yapan nedir dedim. Bir klişedir ki "insan düşünebilen varlıktır" diye geçer. Peki bir insan cesediyle karşılaştığımızı var sayalım. Artık düşünme yeteneğini kaybetmiştir. O halde ona insan diyemeyiz. Demekki insan olmak et ve kemikle alakalı değildir. Düşünmek konusunu ele aldım. Hayvanlarda düşünebilen canlılardır. O zaman insan demek, hayatı sorgulayıp, kendimizi ileri seviye taşımaya çabalamak demek. Fakat, olduki bir sokak köpeği konuşmayı, hayatı sorgulayabilen ve bunu tartışabilen bir özellik kazanmış olsun. Bu varlık köpek mi olur, yoksa insan mı? Köpek dersiniz tabiki, insana özgü özellikler olsada . Burda da dış görünüş, ve alışıla gelmişlik ön plana çıkmakta. Yani kişinin algılarına, duyularına bağlı bir durum söz konusu. Fakat en başta " et ve kemikle alakalı değil" demiştik. İnsan mı yoksa İnsan "fikri" mi önce geliyor?
-Sonuç? Çok da umrumda değil. Bunları düşünmek, seks yapmak gibidir. Heycanlanırsın, dokunmak istersin, hissedersin, kendinden geçersin. Defalarca. Muhakkak karşındakinden önce boşalırsın, ve o an önce zevk, sonra burukluk, en son bi boşluğa dönüşür. Sonuç kendin olmuşundur son noktada. Yaptığının bir anlamı kalmamıştır, karşındaki nesnedir. Ancak üstünden zaman geçer, tekrar arzularsın.
-Felsefe de böyle. Merak edersin, sorgularsın, keşfedersin, sonuca ulaşıcakken orda takılırsın. Bir de bakmışın, ne anlamı var hayat bunu yapmasam da devam ediyor demişin. Tabi sonradan kendini düşünmekten alıkoyamazsın.
-Filozofları kafaya takmamak lazım, onlarda kendi alanlarının porno yıldızları sonuçta...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder