19 Ağustos 2011 Cuma

Serzeniş

Saat gece 2 oldu , olmadı. Soluğu dışarıda buldum.
Belki aşağıdaki bakkal açıktır dedim, o esnada kapanıyordu.
Sahile çıktım. Banklarda oturan çiftleri gördüm.
Gözlerim doldu.

Sahile doğru gittim. Denizin dibindeki boş banklardan birine oturdum.
Az sayıda insan, arkadaşıyla, dostuyla belki sevgilisiyle
Yakmış sigaralarını, ellerinde içki. Koyu sohbetler birbirini izler olmuş.
Temiz hava iyi gelir her zaman. Bu sefer bana yaramadı belkide.

Dertliydim. Halen dertliyim. 2 ay olmuştu.
Hava da dertliydi. Böyle bir hava görmeyeli 2 ay olmuştu.

Kuzey rüzgarı vardı. Soğuktu. Üşümüştüm.
Yalnızlıktan üşüdüğüm kadar değildi.

Rüzgar darbeler halinde akıyordu.
Yarimden yediğim darbe kadar değildi.

Deniz dalgalıydı, sular savruluyordu, fırtına vardı
İçimde kopan tayfun kadar değildi.

Sular karaya çarpıyordu, ıslanıyordum
Ama beni sırılsıklam yapan gözyaşlarımdı.
Aşkımdı.

Karşımda bir ışık düzinesi vardı.
Mavişehir, çiğli, karşıyaka...
Ben güzelyalılıyım, benim için karşısı tamamen karşıyaka.
Biz onlara düşman onlar bize düşman.
Ama onu izlemek, beni benden alır.

Beni terk eden yarim.
Ben ona düşman, o bana düşman.
Ama onu izlemek, bunun tarifi yok.
Gördükçe hiç olurum, hiç oldukça hep olurum.
Anka olurum, kül olurum.
Kül oldukça , Küll olurum.

Oturdum, düşündüm. 2 saat boyunca.
Sanki 2 ay olmuştu.
Rüzgarla konuştum.Daha çok kulağıma fısıldadı.
Dertlerini anlattı.Kendi yöntemiyle.
Ben de ona anlattım. Kendi yöntemimle
Güftelerle, liriklerle, melodilerle.
Şarkılara "parça" denmesinin bir sebebi var elbette,
Kişinin sözlerini düşüncelerini tamamlamasıdır en nihayetinde,
Eğer insanın bazı durumlara dili varmıyorsa.

Orhan Veli , İstanbul'u gözleri kapalı dinliyordu,
Ne acıklıdır ki, ismi geçtiği an kulaklarımı tırmalar oldu.
İstanbul'u oldu olası sevmemişimdir.
6 ay öncesine kadar.
O gün, benim başkentim orası oldu.
Sevgilim , benim memleketimdi. Onun bulunduğu nokta, merkezimdi.

Memleketime daha bi tutunur olmuştum. Amacım olmuştu.
Ben, hiç amacı olmayan bir insana, bir amaç kazandırmıştı.
Bir hayal kazandırmıştı. Ve daha fazlasını ;
Sevmeyi ...

Şimdi ne oldu dersiniz ?
Bir insan amacını, hayalini kaybederse ne olur dersiniz ?
Hiç olur.
Kül gibi değil, kayıp bir ruh gibi.

AirAnka kafası, yalnız bir kafadır, sanılanın aksine.
Kendini soyutladığından değil, çevredekilerin soyut olmasından dolayı.
Buna da alışkındır. Alışmıştır. Daha doğrusu alışmıştı.
Fakat en ufak aydınlık bile, karanlık canlılarını delirtmeye yeter.
Bu durumda ötanazi , rüyadır birey için, uğruna değer bir DEĞER kalmadıysa dünyada.

Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e 


Eğer o DEĞER varsa bu dünya da


Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var ya, o koyuyor adama






William Shakespeare , büyük adammış. Gerçek adammış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder